ACIYA GÜLMEK (!)
ACIYA GÜLMEK (!)
Bugün bu yazıyı bir Öğretmen olmaktan çok, bir insan,Türkiye Cumhuriyeti’mizin sade bir vatandaşı olarak yazıyorum. Onca yazı yazdım ancak ilk defa sizden özür dileyerek bu yazının ciddi imalar içerdiğini ve sert bir yazı olacağını bilmenizi istiyorum. Fakat ne acıdır ki yazacağım her şey doğru!
Depremi yaşamayan birçok vatandaşımızın bile çektiğimiz acının,yaşadığımız yıkımın hissettirdiği tüm duyguları en yoğun şekilde yaşadığının farkındayım. Depremden sonra beni en çok etkileyen şeylerden biri bir babanın, kızının enkaz altındaki ses kayıtlarını dinlemem oldu. Düşünsenize uzaksınız,babasınız,uçmak,ışınlanmak istiyor ve ailenizi kurtarmak istiyorsunuz ancak kaydebiyorsunuz. Bir diğeri ise enkaz altında kalan bir annenin,kurtarılma umuduyla bebeğini hayatta tutmak adına bebeğini durmadan emzirmeye çalışmasıydı, ancak,yaşam savaşını kaybettiler,kaybettik! Bebek de anne de baba da maalesef vefat etti, daha da acısı bebek annesini emzirir pozisyonda hayatını kaybetmişti!Acı değil mi ? Ama daha da acı olanı ne biliyor musunuz ? BU VE BUNUN GİBİ YÜZLERCE,BİNLERCE HAYATTA KALMA MÜCADELESİNİN HEPSİ GERÇEK !YAŞANDI! VE ÇOĞU DA BİTTİ !
Motosiklet ile cenazesini taşıyan vatandaşımız,kefensiz gömülen günahsız,masum hayatlar! Kim verecek bunların hesabını ? Binanın mütahhiti mi, izni veren mi, onaylayan mı ? Günah keçisi kim ? Cevabı ben verebilir miyim ? HİÇBİRİ!
Şurdan başlayayım; ülkemizin Kurtuluş ve Çanakkale ruhu gerçekten ölmemiş, bu konuda öyle deneyimler yaşadım ki… Hiç tanımadığımız insanların canla başla ettikleri yardımlar, asla unutulmayacak. Ama sorun ne biliyor musunuz? İlk üç gün ? Herkesin aklındaki o soru; ilk üç gün herkes orda olsaydı kaç can kurtulurdu ? Cevap : Binlerce… Bir diğer kafa karıştıran şey, iletişimin yavaşlaması! Neden yavaşlattınız diye soruyorlar en yetkili kişiye ? Gerekliydi ki yapıldı diyor! Enkaz altında yaşam savaşı veren ve sonrasında birçoğunun hayatını kaybettiği günahsız insanlar, dışardakileri sokağa dökmek mi isteyecekti ki yavaşlattınız! Çok canımı acıttı bu cevap çok!
Yardımı hakkıyla yapan ve bir elin yaptığını diğer elin görmediği şekilde gerekeni yapanların önünde saygıyla eğiliyorum. Ancak, destek olsa bile buna şova çeviren, veyahut bir gün önce ağıtlar yaktığını gösteren zat’lar, bir gün sonra manzara eşliğinde yemeğini ve içkisini yudumlayan mahlukat, yapmasaydın keşke! Evet banane senin ne yaşadığından da, paylaşma bari, ya da demogoci yapma! Bu türdenimiz çok! Mesela, yardım yaparken karşısındaki çocuğun hüzünlü yüzünü, yorgun ve korku ifadesi içindeki yavruları resmedip, eline iki yardım poşeti iliştirip paylaşan, ben buradayım ha ey dostlar diyenler….Size de selam olsun ! Ülkemizin başta gönlü güzel kahraman askeri,polisi,madencisi ve sayamadığım bir çok toplum kuruluşu ile gönüllüleri bir taraftan canla başla destek olmaya çalışırken, bir diğer tarafta ise enkaz altındaki kadınların kollarını kesip bilezik çalan adiler, evlerini terketmek zorunda kalanların evlerini talan etmeye çalışan şeref yoksunları… Size naçizane beslediğim duyguların dile dökülmesi ya da bunları yazıma aktarmam bir şey değiştirmeyeceği için susmayı tercih ediyorum!
Biz ne yaşadık bilemezsiniz, bilemeyeceksiniz… Allah ne size ne de başkasına yaşatmasın! Çünkü gecesinde uykuya çekilip, pazartesi sabahının tatlı sendromuna odaklanmışken,04.17 de yaşadığımızın kabus olmasını dilerken; biz evsiz,yurtsuz,işsiz kaldık! Herkes diyor ya; saat 04.16’ya kadar herşeyimiz vardı, 04.17 de HİÇBİR ŞEYİMİZ KALMADI! AYNEN ÖYLEYİZ İŞTE !Bazen inandırıcı gelmiyor değil mi? Vallahi haklısınız, keşke doğru olmasaydı, keşke yazdığım her şey hayal ürünü olsaydı! Ama maalesef hepsi ve daha da fazlası GERÇEK idi !
Gelelim siyasete, bazılarının acıya nasıl güldüğüne bakalım. Deprem bir fırsat mıdır? Kendi kendime sordum, önce saçmalama Murat dedim, ne fırsatı… dememe kalmadı ama fırsatmış! Acıya gülen bazı siyasilere fırsatmış, başka şehirlere göç etmek zorunda kalanlara ev kiralayan bazı ev sahiplerine,bazı prefabrik konut üreticilerine,bazı bazı çoğu sektörden bir çok akıllıya (!) fırsat doğdu! Siyasilerden başlıyorum, adam fotoğraf çekiliyor, full aksesuar kalın kalın giyinik,yanında yürüyen masum evladımız var, ayağında terlik var, çorap YOK, kalın kürk YOK! Yanındaki çizmeli siyasimiz samimiyetle boy gösteriyor! Bir diğeri ise gittiği her yerde foto çekmeyi, saç sakal birbirine karışmış halde poz vermeyi ihmal etmeyen, ben buradayım ha ey dostlar diyen! Bir diğeri de kolları sıvamış yardım paketlerine el atmış gibi poz verip, çekim bitince aslına dönen! Parti ayırt etmeksizin söylüyorum, çoğunuz şov yaptınız,sadece şov! Kendi siyasi geleceğinizi garanti altına almak için kanıtlar topladınız,halkla paylaştınız. Ama size söyleyeyim, halk sizi affetse de tarih bunu yapanları affetmeyecek! İçlerinde gerçekten kolları sıvayıp enkaz arasında canlı arayan da olmadı mı, hakkını yiyemem, gerçekten oldu. Onlara sözüm olamaz da! Lakin,fırsatçı siyasiler diyorum onlara ben, bunlar kendi kişisel menfaatlerini korumak için neler yapmadılar neler!
Size küçük bir örnek vermek istiyorum müsaadenizle,kendi evimin önünden geçen yolun dibinde uçurum mevcut,yol toprak dolgu ile yapıldığı için zaman geçtikçe çökmeye başlamıştı ki deprem zaten gerekeni yaptı! Bağlı olduğum ilçe belediyesinden tutun,büyükşehirin en tepesindeki birkaç yönetciye hatta milletinvekiline kadar yalvarmadığım kalmıştı sadece,bu yolun sağlam bir istinat duvarına ihtiyacı var,tehlike arz ediyor diye. Hatta kendi gönderdikleri mühendis bile yazdığı resmi raporda bu duvarın zaruri olduğunu ifade etmiş, mahallenin güvenliği için yapılmasının ELZEM olduğunu söylüyordu! Benim aldığım cevap ne tahmin edin, ÖDENEK YOK ! Peki depremden sonra tahmin edin ne oldu? YOL ÇÖKTÜ!
Benim anlamadığım ne biliyor musunuz? Gerçekten çok şanslıyız ya, Allah’a emanet yaşıyoruz! Milyonluk rezidanslar çöküyor, reklama düşen yollar çöküyor, insanlık çöküyor ama hala adam olamıyoruz! Yahu arkadaş,biz ne yapacağız ? Söylesenize ? Biz ne zaman adam oluruz ?
Düşündüm, taşındım ve biz ne zaman adam oluruz sorusunun cevabını buldum;
‘ACIYA GÜLEREK (!)’
Evet evet yanlış duymadınız… Çünkü düşeni tekmelemeyene aptal (!) denebiliyor nasıl olsa değil mi ? O vakit çözüm belli, acı çeken sen değilsen, yaşananı fırsata çevirip, acısına gülerek ayakta kalma çabasına gireceksin!
Sahi biz ne zaman bu kadar acınası hale geldik ? Hadi bunu da ben söyleyeyim; parayı,makamı ve şaşalı yaşamı elde etmek için kötüyü ilahlaştırdığımız için geldik!
Yer yerinden gerçekten oynadı, bilimsel olarak da kanıtlandı, taş üstünde taş kalmadı, şehirlerimiz, güzel insanlarımız, yitip giden canlarımız ve artlarında kalan yüzbinlerce, milyonlarca acılı insan ne yapacak sahi bunu da söylesenize ? Hepimizin hep sorup da cevaplayamadığı en meşhur soru; Şimdi ne yapacağız ? Küllerimizden tek başımıza doğamayız, yetmeyiz, halk tek başına bu işin içinden kalkamaz! 84 milyon bu soruyu kendine sormalı ? Neden mi? Allah yaşatmasın ama deprem ülkesindeyiz, bugün bizim yaşadığımızı ya yarın siz yaşarsanız ne olacak ?
Saygılarımla,
Murat KONDAKCI

Yorum Yazın