Reklamı Geç
Nissan Arslanoğlu’ndan son fırsat!!
Gümüş Oto
Hatay Alo Böcek
Özyurt Silah
Mehmet Haşmet Kolağası

Mehmet Haşmet Kolağası

Mail: [email protected]

DEPREMİN ÖĞRETTİKLERİ VE HATAY

 

DEPREMİN ÖĞRETTİKLERİ VE HATAY

 

6 Şubat 2023 tarihinde saat 4.17’de Kahramanmaraş merkezli depremin üzerinden 2 ay geçmiş olmasına rağmen etkisini ilk anındaki gibi yaşamaktayız, etkileri uzun süre devam edeceğe benzemektedir.

Tarihte, Antakya’da 500 yılda bir yaşanan depremin son tekrarı gibi görülüyor. Aynı anda Elbistan, Nurdağı, Gaziantep ve İslâhiye’de yaklaşık aynı büyüklükte aynı zamanda yaklaşık 10 civarında deprem olduğunu görüyoruz.

Elbistan civarında başlayan 400 kilometrelik fay hattının Suriye içlerine kadar kırıldığını konunun uzmanları paylaştı. 7,7 ve 7,6 şiddetindeki ilk iki depremin 65+45 olmak üzere toplam 110 saniye etkili süresi olduğu açıklanmıştır. Aynı zamanda Hatay Amanos fay hattının da kırıldığı daha sonra açıklanmıştır. Bu durumda Kahramanmaraş’taki depremin, Hatay’daki fay hattının da kırılmasını sağlayan tetikleyici olduğunu görüyoruz. MS 115 yılında olan Antakya depreminin de Kahramanmaraş depremiyle başladığını söyleyebiliriz ve 400 kilometre uzunluğunda fay hattının kırılmasıyla depremin şiddetinin yüksek ve süresinin uzun olduğunu da anlıyoruz. Yani fay hattının uzun olması süresini ve şiddetini artırmaktadır.

20 Şubat saat 20.04’te Defne ilçesinde 6.4 şiddetinde bir deprem olmuş, 3 dakika sonra’da Samandağ ilçesinde 5.8 büyüklüğünde bir deprem daha olmuş, bunları takiben en büyüğü 5.2 olan 32 artçı olmuştu. Bir ay içinde 12 ilde 3000 civarında artçı olmuştu.

Ölü sayısı toplam 50.399 olduğunu dikkate alırsak ve Hatay’dan 700 bin kişinin deprem bölgesini terk ettiğini düşünürsek, tarihte öldüğü ileri sürülen 260 bin kişinin çoğunun aslında ölmediğini, bölgeden uzaklaştığını kabul etmeliyiz. Bunların bir kısmının geri döndüğünü ve birçoğunun ise başka bölgelerde hayatlarını devam ettirdiklerini de tahmin edebiliriz.

Alüvyon verimli zeminlerde yapılan binaların daha çok etkilendiğini, kaya zeminde en az etkiyle karşılaşıldığını görmekteyiz, deniz kumu bulunan ve sıvılaşan zeminlerde ise binaların asfalt seviyesinin 20-30 cm altına düştüğünü, ama yıkılmadığını(!) görüyoruz. Bu İskenderun’da rahatlıkla gözlemlenebilir.

Bu bize depremle yaşamamız gerektiğini öğretmiştir. Bundan sonra yapılacak şey zemine uygun inşaat şeklinin seçilmesidir. Radye temel, fora kazık, perde beton ve bina büyüklüğüne göre sismik izolatör uygulamaları mutlaka dikkate alınmalıdır. Tuğla’nın duvarda kullanımı sorgulanmalıdır. Bunun yanında beton kalitesinin bilhassa alt katlarda c35 hatta c40 seviyelerinde olması, nervürlü demir kullanılması, demir miktarı ve uygun aralıklarla demirlerin telle bağlanması mutlaka uygulanmalıdır. Zaten 1999 yılından itibaren nervürsüz demir kullanımı yasaklanmıştır. Ayrıca kumun kalitesinden şüpheleniliyorsa yıkanması dayanıklılığa önemli katkı sağlar. En önemli nokta ise ilgili resmi kurumlarda rantiye ve rüşvet altyapısı oluşmasına asla müsaade edilmemelidir.

Yıkılan şehirlerimiz yeniden yapılanırken modern şehir alt yapısına göre plan ve projelenmelidir. Raylı sistem, otoparklar, doğal gaz ve jeotermal su borularının yerlerinin belirlenmesi, diğer ulaşım ağları, tarihi ve kültürel varlıkların aslına uygun yapılanması önem arz eder. Mesela Antakya’da mevcut olan Zincirli Medrese’nin yerinin neresi olduğunu bilen bile yok. Habibi Neccar Camisi civarında, 1500’lü yıllarda Davudi Antaki’nin de eğitimciliğini yaptığı bu yapıt yeniden kazandırılmalıdır. Benzeri Kırım ve Gaziantep’te aynı isimle mevcuttur. Kapısındaki zincir girişte başınızı eğmenize sebep olur, yani ilim kapısından tevazu ile girilir, demektir. Fransızlar döneminde yol genişletmesi sırasında yıkıldığı düşünülüyor. Asi nehri kenarında Roma köprüsü civarında 1870’li yılara kadar var olan ve Roma-Antakya arasında gemi seferlerine imkan sağlayan liman, sembolik olarak ta olsa, Resim olarak ta olsa işaretlenmelidir.

Antakya’nın sokaklarında binlerce yıldır mevcut olan taş sokak döşemeleri değerini bilmeyenler tarafından maalesef betonla kaplanmıştı, halbuki taşlar yenilenebilirdi.

Antakya’nın kültür müdürlüğü ve kütüphane binaları dayanıksız olduğu için hizmet dışı bırakılmıştı. Artık bu binalar da biran önce yapılır umarım.

Ahi esnaf loncalarının eseri olan hanlar aslına uygun olarak ve tarih bilinci içinde yenide onarılmalıdır. Ulucami yapılırken arka taraftaki tarihi taş çeşme ve yan kısmındaki hambeles çalısıyla tandır ekmeği yapan dükkan yeniden canlandırılmalıdır. Bu ve benzeri nostaljiler gelecek nesillere aktarılmalıdır.

Sağlık ve Esenlikler

Mehmet Haşmet Kolağası

 

Antikya

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Alo Böcek