Reklamı Geç
Zeno Mobilya
Avula Hikmet Hatunoğlu
Avula Hikmet Hatunoğlu
Demirhanlar
Muammer Gezer

Muammer Gezer

Mail: [email protected]

DEVELERİN SAHİBİ

 

DEVELERİN SAHİBİ

 

Yemen valisi Ebrehe Hristiyanlığı yaymak adına büyük bir gayret içerisine koyulmuş ve bu bağlamda Kâbe’ye rakip olsun diye bir Kulleys inşa ettirmiştir.

Lakin bütün çabalarına rağmen Kâbe’yi gölgeleyememiş ve büyük bir ordu hazırlayarak Mekke’yi abluka altına almıştır. Bu sırada şehrin etrafındaki bir takım mallara da el koymuştur. El koydukları arasında o sırada Kureyş emiri olan Abdulmuttalib b. Haşim’in de 200 devesi vardır.

Bu durumu haber alan Abdulmuttalib b. Haşim hemen karargâha gitmiş ve develerini istemiştir. Ebrehe şaşkınlığını gizleyemez ve ‘’ben buraya Kâbe’nizi yıkmaya geldim, siz develerinizi soruyorsunuz’’ diyerek tepki gösterir. Kureyş’in emirinin cevabı ise bütün insanlığa haddinin bildirme noktasında bir ihtardı. ‘’ben develerin sahibiyim onları korumak ile vazifeliyim.

Kâbe’nin sahibi Allah ﷻ onu koruyacak olanda odur.’’ Ve develerini alarak şehre döner. Kâbe de dua ettikten sonra insanları şehirden uzaklaşmalarını, dağlara çıkmalarını emreder. Develerin sahibi develerini korumuştur, Kâbe’nin sahibi de Ebabiller vasıtası ile evini korumuştur…

Bu olay her ne kadar yıllar önce gerçekleşmiş olsa da şuan günümüzde yaşadığımız kötü olayların ve İslam âlemindeki ayrılıkların en büyük sebebinin çözümünü ortaya koymaktadır. Allah ﷻ bu olayla bağlantılı olarak Kuran-ı Kerim de bir süreye yer vererek bizlere önemli bir ders vermektedir. Anlatılan kıssalar Müslümanları uyutmak için değil aksine uyandırmak içindir.

Hadsizlik, başımıza bela olan olayların ağababasıdır. Bizler durmamız gereken yeri eğer iyi bilirsek durum her daim bizim için daha güzel olacaktır. Bunu hayatımızın her alanında şiar edinmemiz gerekir. Özellikle din alanında bu hususa özen göstermeliyiz. İslam’ın izzetini muhafaza ederken izlememiz gereken yol Muhammed/7 ayettir. Allah ﷻ bizim yardımımıza ihtiyacı elbette yoktur.

Yukarıda bahsettiğimiz olayda da açıkça görünmektedir. Dinin sahibi Allah ﷻ tır. Bir takım guruplar veya insanlar onun sahibi olduğunu ve tek doğrunun kendilerinde olduğunu ileri sürerken aslında büyük bir fitnenin kapısını aralamaktadırlar.

Nazil olduğu günden bu yana ayetlerde bir değişiklik olmamıştır. Bizatihi Allah ﷻ onu koruyacağını belirtmiştir. Kendisine has yorumlarla ayetleri farklı noktalara çekmek ve insanlığı fesada uğratmak cahillikten daha aşağı bir durum olsa gerek. Yanı sıra İslam’ın sahibi olduklarını zannederek insanlığı bu dairenin içerisine istedikleri gibi girdirip, istedikleri gibi çıkarmaları da akıl tutulmasından ibaret bir hadsizliktir. Ayrılığımıza sebep olan konulardan bir kaçını bunlar oluşturmaktadır. Üstüne Allah ﷻ soracağı soruları birbirimize sormakta bu dipsiz kuyuya atılan bir taştır.

 Efendimizin izlediği metodu uygulayabilirsek insanlığa daha faydalı olacağızdır. Sadece bu hususta da değil. İyi bir tüccar olan ﷺ efendimizin ticaret kaideleri ve diğer hallerini doğru okumalı ve hayatımızda tatbik etmeliyiz. Sadece okuyoruz anlamadan ne dediğini bilmeden. Yaptığımız hatalardan en büyüğü bu olsa gerek. Elbette insan hata yapar bu onun fıtratından gelen bir haldir. Önemli olan hatadan sonra işledikleridir.

Yukarıda kıssada Abdulmuttalib b. Haşim asaletine yakışır bir şekilde haddini bilen bir tavır sergilemiştir. Bu tutumu iyi bilmesi şuan aradan bin yıldan fazla zaman geçmesine rağmen

günümüzü aydınlatmaktadır. Bizlerde sadece develerin sahibi olduğumuzu unutmamalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Bundan fazlası haddi aşmaktır. Ve unutmayın ki Allah ﷻ haddi aşanları sevmez. Selam ve dua ile ….

 

 

Muammer Gezer

Gençlik İman Yolunda

 

Marina

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Hit Abone Ol