GÖZ AYDINLIĞINDAN GÖZ KARANLIĞINA GENÇLER

GÖZ AYDINLIĞINDAN GÖZ KARANLIĞINA GENÇLER

Bir ülkenin, bir halkın, bir toplumun temelini ve muasır medeniyetler seviyesine çıkacağı katlarını gençler oluşturur. Her alanda yapılan iyileştirme faaliyetlerinin başında gençler vardır. Her devrim, içerisinde ki genç nüfusa göre hareketlilik kazanır. Ekonomi, siyaset, askeri, diyanet ve geriye kalan bütün kurumların gençlik oranına göre yenilik kazanır. Her yenilik doğru kontroller altında başarının %51’ni oluşturur. 

Bütün bu alanlardaki başarının püf noktası; geçmişinden ve diyanetinden beslenen, örf ve kültüründen gölgelenerek ve geleceğe gözlerini diken gençlerin var olması ile gerçekleşecektir. Ancak bu noktalar neticesinde vatana, millete, devlete hayırlı bir nesil ortaya çıkar. Aksi uçurumdur, felaketin ta kendisidir. Maalesef ki Türkiye de son yıllardaki gençlik profiline baktığımız zaman durum hiçte iç açısı değildir. Aklı az buçuk çalışan zeki gençler çeşitli paralel yapılara kandırılarak yerleştirildi. Belki de 15 yıl içerisinde kendi bileklerinin hakkıyla gelecekleri mevki ve makamlara 3-5 yılda getirildiler. Şatafatın ve ihtişamın şarabı öyle sarhoş etti ki bizim gençleri, devlete karşı geldiklerinin farkına bile varmadır. Bunlardan geri kalan guruptaki az buçuk cesaretli gençleri de çeşitli silah örgütleri ve çetelerin ellerine kaptırdık. Hem de bunu din üzerinden yaparak başardılar. Öyle ki bizim gençler farklı topraklardan atalarının topraklarına savaş açacak hale geldiler. Ailelerinden uzak, harap ve bitap bir şekilde bir belirsizliğe kurban ettik gençlerimizi. Ve bunlardan da geriye kalan gençlerimizi yanı başımızdayken, evin içindeki diğer odada çeşitli bağımlılık platformlarına kaptırdık. Ebeveynlerin gözü öyle kör oldu ki kendi evlatlarından bihaber hale geldiler. Bu dönemdeki gençlerde kişilik çeşitlenmeleri görünmeye başladı. Aile içerisinde farklı bir görüntü, dışarıda bambaşka iğrenç bir görüntü. Gözümüzün önünde göz göre göre çaldılar varlığımızı, geleceğimizi, gençlerimizi…

Gençler sağlamsa devlette sağlamdır. Gençler, varsa gelecekte vardır. Gençler iyiyse bir umut ta var demektir. Unutmayın ki her genç bir Selçuk Bayraktardır, bir Aziz Sançardır, bir İhsan Süreyya Sırmadır. 

Biz ne bir gencimizden vazgeçtik ne de Fırat’ın kıyısındaki bir kuzudan. Güçlendikçe, ilmen ve fikren ilerledikçe hepsini dava edeceğiz…