Hz. MUHAMMEDİN (s.a.v) NURLU YOLU BİZİM DE YOLUMUZ OLSUN
Hz. MUHAMMEDİN (s.a.v) NURLU YOLU
BİZİM DE YOLUMUZ OLSUN
Peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhsselamın doğduğu gün dünyada vahşi bir çağın yaşandığı o karanlık dönemde yer yüzü zulmet ve cehalet içinde kıvranıp duruyordu. Zenginlik, itibar ve güç hırsı bugün olduğu gibi o gün de insanların akıllarını ve gözlerini, karartmıştı!.. zulüm ve haksızlıklar insanları bezdirmişti. Güçlüler zayıfları eziyor, insanlar acımasızca birbirini katlediyor ve öldürüyordu. Güç, itibar ve ihtiras nedeniyle haksızlık, zulüm, bölücülük, adam kayırmacılığı, yağmacılık, hırsızlık, gasb, soygun alabildiğine yayılmıştı. Can ve mal güvenliği kalmamıştı. Cehaletin getirdiği ahlaksızlıklar ve hayasızlıklar, insanaları ve toplumları felaketten felakete sürüklüyordu. İnsanlar, bir olan Allah’a iman edip O’na ibadet ve kulluk edecekleri yerde, kendi elleriyle yaptıkları putlara, yıldızlara, güneşe, ateşe. v.s.. tapıyorlardı. Kız çocukları uğursuz sayılarak diri, diri toprağa gömülüyor, kadınlar zevk ve eğlence vasıtası olarak görülüyor mal gibi alınıp satılıyordu. İnsanlar; ırklarına, soylarına, renklerine ve sosyal durumlarına göre sınıflandırılıyor ve ona göre muamele görüyorlardı.
İşte, sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (s.av.) böyle bir dünyada ve böyle bir dönemde Mekke’de doğdu. Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed aleyhisselam, Hz.Adem aleyhisselam ile başlayan peygamberler zincirinin son halkasıdır. O, son peygamberdir, son Nebîdir. “Hatem’ül Enbiya” dır. O, kendisinden sonra gelen binlerce evliyanın, esfiyanın, mürşidin, âlimin, ârifin ve tüm insanlığın rehberi ve Nebîsidir. Rabbimiz Allah Kur’anda: “Yâ Muhammed, muhakkak ki biz seni âlemlere rahmet olarak gönderik.” (Enbiya-107) buyurduğu gibi O, âlemlere rahmet olarak göönderilmiş bir peygamberdir. Ve Yüce Allah Kur’anda; “Ey Nebî! Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah’ın izniyle insanları Allah’ın dinine davet eden bir davetçi ve nûruyla onları aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzab-45,46) buyurduğu gibi O, doğduğu günden itibaren ilahi nûruyla ve örnek ahlakıyla insanlığı aydınlatan bir kandil oldu.. Çok bozuk bir hayatın yaşandığı, hiç kimsenin hayatından ve geleceğinden emin olmadığı, karanlık bir çağda, karanlık bir dünyada insanların yolunu aydınlatan bir kandil oldu. O, insanlar için bir müjdeci, bir uyarıcı ve güzel bir rehberdi. O güzel Nebi; “Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim.” buyurarak insanların kararmış gönüllerini ahlak ve fazilet nûruyla nurlandırdı. İslama girmeden önce kendi öz kızını bile acımadan diri diri toprağa gömen Ömer b. Hattab, peygamberimizin güzel ahlakıyla ahlaklandıktan sonra; “Dicle kenarında bir kuzuyu bir kurt kapsa, onu Ömer’den sorar adli ilahî” diyecek kadar, kalbi Allah korkusu, merhamet ve adalet duygusuyla ürperen âdaletli bir Ömer oldu. Çünkü O peygamberimizin nurlu yolundan gitmeye başlamıştı. Rahmet pınarı O büyük peygamber: “Komşusu açken kendisi tok sabahlayan bizden değildir” düsturuyla merhameti ve cömertliğiyle kazancını ve kazanımlarını insanlarla paylaşan ve birbiriyle gerçek kardeş ve dost olan binlerce mü’min yetiştirdi. O, bir hadisinde: “Müslüman o kimsedir ki, diğer insanlar onun elinden ve dilinden emindir.” buyurarak müslümanın; güven ve barış sığınağı olduğuunu öğretti. İnsanların sosyal durumlarına ve renklerine göre sınıflara ayrıldığı, güçsüz insanların köle olarak kullanıldığı ve mal gibi alınıp satıldığı o karanlık çağda, peygamberimiz; “Arabın, arap olmayana, arap olmayanın da, arap olana bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük, ancak Allah’a olan takvâ iledir” buyurarak, insanlar arasında eşitliği kardeşliği, liyakatı ve adaleti getirdi. “Sizler iman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” buyuran sevgili peygamberimiz; tüm insanların birbirlerini sevmeleri ve kardeş olmaları gerektiğini öğretti. “Bir kimse kendisi için arzu ettiği şeyi diğer din kardeşi için de arzu etmedikçe gerçek iman etmiş olamaz” buyuran sevgili Nebîmiz, insanların kendi Hak ve Hukukunu korudukları gibi diğer insanların da Hak ve Hukukunu korumaları gerektiğini öğretti ve şöyle buyurdu: “Bizi aldatan bizden değildir.” Yani mü’min değildir. İşte sevgili dostlar, Onun her sözü ve her davranışı insanların gönlünü ve ufkunu aydınlatan, hidayet ve saadet yolunu gösteren sonsuz bir hayat nûrudur. Kim ki, Onungüzel öğütlerine uyar, Onun güzel ahlakını ilke edinir ve Onun nurlu yolundan giderse, Ona dost olursa, Ona tabi olursa, barışın, kardeşliğin, huzurun, güvenin ve saadetin yolunu bulur. Dolayısıyla dünya ve ahiret saadetinin yolunu bulur. Öyleyse sevgili dostlar, peygamberimizin Nurlu yolu, yani güzel ahlakı bizim de yolumuz olsun! Cumanız mübarek olsun! (muallimosman)

Yorum Yazın