NEŞELİ(!) GÜNLER
Her sabah uyandığımızda,o günün getireceği dertlerle yüzleşmekten korkan bir millet olduk,farkında mısınız?
Bugün görev yaptığım okulun bahçesinde teneffüs aramızda temiz hava almaya çalışıken,birden gözüm çöp konteynırının tam önüne el arabasını yanaştıran yaşlıca bir amcaya ilişti. Çöpten plastik ve karton gibi şeyleri bulmaya çalışıyordu. O an,işte o an; yanımdaki öğretmen arkadaşıma şu cümleleri kurdum; “Biz bazen yaşadığımız hayata,her şeye rağmen şükretmeyi unutuyoruz biliyor musun?” dedim. Peki biz şükretmeyi unutabiliyorken, o amcamın hayata tutunacak dalının el arabası olması,konteynırın ise rızk kapısı olması? Tabi sonrasında ben sıcak sınıfıma temiz kıyafetlerimle dersime girerken,o amcanın bekleyen rızkının ileriki mahalledeki bir diğer çöp konteynırı olması...?! Soğuk havada birkaç fazla dakika geçirince ah hasta oldum vah yetiş doktorum derken,o amcamın hastalığa ve bakterilere bağışıklığının olması size ne düşündürüyor? Ben söyleyeyim; KOCAMAN BİR HİÇ!
Bu aralar herkesin dilinde Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk var. Neden mi?
Başlıyorum o zaman, alınmaca, gücenmece yok o vakit! Sevgili kardeşim, Atatürk’ümüz o zamanlarda şunu öngörmüş, bizim kalın kafamız hala almıyor! Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti payidar kalacaktır” diye.Yani bekleme arkadaşım,sen yap, sen başlat iyilik hareketini.Bu ülke,atalarımızın kanlarıyla sulanmış bu Cumhuriyet toprakları hepimizin. Benciliz! Bakkal amcanın dükkanına uğramaz olduk, zincir marketten çıkmaz olduk. Yıllarını vermiş büyüklerimiz, atalarımız emekli maaşı ile geçinme derdine girmişken, onlara sağlanması gereken refahı lütuf gördük! Yıllarını vermiş öğretmenin meslek aşkını yediniz, daha ne diyeyim. Bizi iyi eden doktoru kaçırdı bu ülke. Sığınmacılara ekmek verip,maaş bağlayıp hatta zenginine taht verip,vatandaşlık verilen, kendi halkına lokmanı küçült denilen zamandayız. Vasıflı bir insan düşünün, alternatif arayan, ne olduğunu umursamadığı bir ekmek kapısı arayan ve hayata tutunabilmek adına savaş veren bir insan… Ya bir gün bu insan sen olursan ?
Herkesin es geçtiği ve bir günde unuttuğu,haber kanallarının siyahlara bürünüp iki haber sonra magazine döndüğü şehit haberleri!!! Ne yapıyoruz ya biz? Yahu arkadaş neden Mustafa Kemal biliyor musun? Bir askeri için Menemeni yakın diyen adamdı ya kendisi! Pardon tabi ateş düştüğü yeri yakar değil mi?! Unutmuşum! Yazık bize çok yazık! Bu ülke kolay kurulmadı ey Cumhuriyet çocuğu. Vatan millet sakarya vardı o zamanlar, yani bir karış toprak için canını vermeye hazır ve her bireyi asker olma potansiyeli ve cesaretine sahip bir milettik biz. Millettik ha; Türkü,Sunnisi,Alevisi,Kürdü,Çerkezi ve daha sayamadığım bir çok dine,ırka,mezhebe sahip yüzbinlerce belki milyonlarca insan, neden şehit oldular zannediyorsunuz? Haaaa; tabi ya siz refah içinde oturduğunuz sıcacık eğlence mekanlarında ya da huzurlu evinizde klavye delikanlısı olun diye veyahut sosyal medya fenomeni olun diyedir, ha kuzum? Tabi tabi yanılıyor(!) olabilirim de ya !
Sahi ne oldu bize ?
Küstürdünüz,hem de istisnasız neredeyse herkesi… Hayata küstürdünüz,umutlarını yıktınız,geleceğini yok ettiniz. Hayallerimizi yok ettiniz… Ama kimseye de haksızlık etmek
istemem, bunda benim de parmağım var! Durun durun sadece ben miyim günah keçisi? Hepimiz suçluyuz! Ama en çok kime kızgınım biliyor musunuz? Neredeyse bütün siyasi partililere; hem de parti, görüş,dil,din,ırk,mezhep ayırt etmeksizin, tüm siyasiler. Neden mi ? Milletin meclisinde sizin maaş zamlarınızın ya da emeklilik şartlarınızın oylanması birkaç saniye sürüyor sadece değil mi? Peki ya vatandaşın derdi ne olacak? Şimdi şöyle olacak diye başlarsınız… değil mi ? hadi ordan sen de !! İçerde birbirinizi yerken, kuliste beraber attığınız kahkahalara ne demeli? Şu anda maalesef halk tarafında olan, Halkçı tek bir siyasetçi göremiyorum!
Yahu arkadaş niye anlamıyorsunuz, halk ekmek derdinde, geçim derdinde, batsın siyasetiniz yeter artık! Oy mu istiyorsunuz,ayakta alkışlanmak mı istiyorsunuz? Çözüm basit; hepiniz oturun şu masaya arkadaşım,siyasi kimliklerinizi bir kenara bırakın ve halkımızın,Cumhuriyet’in evlatlarının derdine derman bulmaya çalışın artık… Makamlar geçicidir unutmayın! Tarih kitapları sizleri sayfalarına öyle güzel alsınlar ki, kuşaklar sonrası torunlarınız bile sizleri andığında saygıyla eğilsin.
Çok mu zor o neşeli günlerimize dönmek ? Ben neşeli günlerimizi özlemle anmaktan sıkıldım! Peki ya siz sıkılmadınız mı? O zaman büyüklerimize sesleniyorum, bütün siyasi liderlere sesleniyorum; hadi kurun artık şu masayı, bırakın gereksiz kavgaları, vallahi işte o zaman gerçekten bir dünya ülkesi oluruz. Biraz acele etseniz iyi edersiniz; lakin, halkın ne gücü,ne de taakati kaldı, BİLESİNİZ!
Saygılarımla
Murat KONDAKCI
O kadar doğru ki keşke herkes sesini duysa ve uygulasa ne de güzel olurdu ???
Ağzınıza sağlık okadar iyi doğru anlatmışsınız ki umarım sesinizi duyan olur