Reklamı Geç
Nissan Arslanoğlu’ndan son fırsat!!
Lövinda Butik
OZART Yapı Sami Altınöz
yükseliş
HÜLYA İSKİFOĞLU

HÜLYA İSKİFOĞLU

Mail: [email protected]

TOPLUMSAL ANOMİ

TOPLUMSAL ANOMİ


Hülya İskifoğlu


Bir toplumun normlarının etkisizleşmesi, çöküntü, karışıklık ya da çatışma olması durumunu gösteren anomi, E. Durkheim ve R. Merton’un çalışmalarında sık kullanılan bir terim olup yasasızlık anlamıyla da ilişkilendirilir. Ahlâkîdüzende farklılaşmalar, ekonomik değişimler, uyumsuzluğun ortaya koyduğu iktisadi ve psikolojik düzensizlik, toplumsal bütünleşmenin bozulmasına neden olur. Bu anomik durum,toplumsal düzenin yapısallığından ziyade ayrıcalıklı grup ve sınıflara, göreli yoksunluğun filizlenmesine neden olan bireysel çatışmalara da zemin hazırlar.
Güven ortamının ve insani ihtiyaçların sağlandığı sağlıklı toplumlarda; kin, nefret ve öfkeyi artıracak etkenler, cinnet ve öç alma duyumlarını besleyecek güdümler, maganda kurşununa kurban gitme yahut silahlı bir çatışmanın tam orta yerinde mahsur kalma olasılığı neredeyse yok denecek kadar azdır.
Toplumun iradesi ile kurulan devlet; ortak çıkarların, eşit hak ve özgürlüklerin, ortak yargıçların işlediği hukuk sistemlerinin düzenli olduğu güvenli ortamlar oluşturmakla, tüm bu hakları korumak ve güvence altına almakla sorumlu ve yükümlüdür. Bu sorumluluk aynı zamanda toplum ve devlet ilişkisinde alma-verme dengesini, huzur ve güven ortamının bel kemiği olan adaletin sağlıklı işleyişini sağlar. Aksi takdirde kendi haklarının savunuculuğunu yapma istemi gösteren bireyler, hukukun işlevsizliğinden ziyade, nasıl işlediğinin toplumsal karşılığını sahneler. Nitekim ortak çıkarların taraflı çıkarlara evrilmesi ile birlikte anomikdüzende dengeler bozulur. Ağır ve katlanılmaz şartlara maruz kalınarak İyi ve kötünün ayrımını yapmak zorlaşır. Ölçüsü kaçmış cümlelerin tartıya gelmediği gibi, toplum ve devlet ilişkisinde de alma-verme dengesinde istikrarı belirleyen bir ölçü olmalıdır. 
Ölçü, dengeyi sağlayan bir unsur olsa da, düzenlilik ve uyum bu dengede büyük önem taşır. Bu minvalde toplumun devlet ile ilişkisini, organizma ile eşleştirmeye kalkışsam; toplum-ruh / devlet-beden ikilisinin akortsuzluğunu, ruhu daraltacak şeyleri bedenin hiç tereddütsüz yaptığı eylemler olarak nitelemem, düzen ve uyum bakımından yerinde bir örnek olur. Bu uyumsuzluk organizmanın dengesini bozarak düzensizliğin getirdiği çatışmaya zemin hazırlar. Biyolojik işleyişte tutarsızlıklar başlar. Bütünleşme ihtiyacı ile gıdasız kalan ruh, bedenden ayrı bir şekilde atışını sürdürmeye çalışan kalp misali büyük bir kaosun içinde kontrolsüz biçimde çırpınır durur. Ancak yine de tüm bu kontrolsüzlükler ve tutarsızlıklar kendi işleyişinde bir düzenek oluşturur. Bu anomik düzende yahut düzenekte dengenin varlığını inkâr etmek, ‘nasıl bilirdiniz?’ malum sorusuna verilecek cevapların en nihayetinde aynılığını doğrular. 

youtube

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
Yükseliş